Erken doğan bebeği ne gibi sıkıntılar bekler?
1 sayfadaki 1 sayfası
Erken doğan bebeği ne gibi sıkıntılar bekler?
Erken doğan bebeği ne gibi sıkıntılar bekler?
- Beyin kanamasına bağlı beyin hasarı riski fazladır.
- Sindirim sistemi yeterli olgunlukta olmadığından özel beslenme ister.
- Böbreklerin yetersizliği nedeniyle sıvı ve elektrolit dengesi bozulur.
- Isı ayarlayan merkezlerin yetersizliği nedeniyle aşırı ısı kaybeder ve ısı dengesini sağlayamaz.
- Plasenta aracılığıyla Anne'den gelen glukoz ve kalsiyumdan yoksun kalır.
-Kan hücrelerinin yıkılması ile ortaya çıkan bilirübin denen sarı madde karaciğer tarafından etkisiz hale getirilir. Ama karaciğer yeterli gelişmediğinden bu işi başaramaz ve sarılık oluşur.
-Enfeksiyonlara karşı yeterli direnç ve savaşım veremez.
Tüm bu yetersizlikler bebeğin geleceğini olumsuz etkileyecektir. Örneğin biriken bilirübin beyinde çöker ve kalıcı hasarlara yol açar. Bebeğin beyin ve zeka gelişimi geri kalır. 1000 gramın altında doğan bebeklerin %75'inde beyin kanaması görülür. Neyse ki yenidoğan beyni çoğu kez bu tip harabiyetlerden fazla kalıcı zarar görmez. Ileriye yönelik önemli bir iz kalmaz.
Iyi bakım sağlıklı gelecek demektir...
Erken doğan bebeklerin bakımı çok özen gerektirir. Tüm ekibin ve ekipmanın yeterli düzeyde olması gerekir. Çalışan sağlık personeli yüksek düzeyde eğitimli olmalıdır. Günün 24 saati aynı düzeyde bakım sağlanmalıdır. Tam donanımlı bir yenidoğan bakım ünitesi uzay merkezini anımsatır. Her yerde monitörler, bip bip sesleri, sessiz ama yoğun bir koşuşturmaca, yanan sönen ışıklar. Hepsi yenidoğana Anne karnındaki ortamı hatırlatmak için gösterilen çabalardır. Cağdaş yenidoğan uniteleri Anne karnındaki çevreyi taklit etmeye çalışır. Ancak hangi bebekler yaşar, hangisinde hasar kalır, hangisi sorunsuz gelişir? Bunları önceden kestirecek testler henüz mevcut değildir. Özürlü kalan bebekler hem aile hem de toplum için yük olacaktır. Çok yoğun bakım isteyen bebeklerde özürlü kalma oranı yüksektir. Beyin hasarı ömür boyu süren ve ileri yaşlarda daha da belirginleşen bir sorundur. Erken dönemde beyini geliştirici özel çalışmalara başlanması gerekir.Gelişme döneminde beyne yaptırılacak egzersizler oluşacak kalıcı hasarları azaltabilir. Çevresinde böyle insanlar bulunanlar durumun hassasiyetini daha iyi anlarlar. Ömür boyu Anne babasına bağımlı bir insan vardır karşınızda. Bakımı hem maddi hem de manevi açıdan ağır bir yüktür. Bu kişilerin topluma verebilecekleri çok azdır. Sürekli toplumdan alır. Tüm bu nedenlerle doğum hekimliğinin en önemli görevlerinden biri erken doğumları olduğunca azaltmakdır.
Erken doğum sadece aileye değil topluma da büyük yük getirir. Toplumsal kaynaklarımız zaten sınırlı. Bu kaynakların erken doğan bebeklerin bakımı için değil, sağlıklı doğan bebeklerin daha iyi yetişmesi için ayrılması gerekir.
- Beyin kanamasına bağlı beyin hasarı riski fazladır.
- Sindirim sistemi yeterli olgunlukta olmadığından özel beslenme ister.
- Böbreklerin yetersizliği nedeniyle sıvı ve elektrolit dengesi bozulur.
- Isı ayarlayan merkezlerin yetersizliği nedeniyle aşırı ısı kaybeder ve ısı dengesini sağlayamaz.
- Plasenta aracılığıyla Anne'den gelen glukoz ve kalsiyumdan yoksun kalır.
-Kan hücrelerinin yıkılması ile ortaya çıkan bilirübin denen sarı madde karaciğer tarafından etkisiz hale getirilir. Ama karaciğer yeterli gelişmediğinden bu işi başaramaz ve sarılık oluşur.
-Enfeksiyonlara karşı yeterli direnç ve savaşım veremez.
Tüm bu yetersizlikler bebeğin geleceğini olumsuz etkileyecektir. Örneğin biriken bilirübin beyinde çöker ve kalıcı hasarlara yol açar. Bebeğin beyin ve zeka gelişimi geri kalır. 1000 gramın altında doğan bebeklerin %75'inde beyin kanaması görülür. Neyse ki yenidoğan beyni çoğu kez bu tip harabiyetlerden fazla kalıcı zarar görmez. Ileriye yönelik önemli bir iz kalmaz.
Iyi bakım sağlıklı gelecek demektir...
Erken doğan bebeklerin bakımı çok özen gerektirir. Tüm ekibin ve ekipmanın yeterli düzeyde olması gerekir. Çalışan sağlık personeli yüksek düzeyde eğitimli olmalıdır. Günün 24 saati aynı düzeyde bakım sağlanmalıdır. Tam donanımlı bir yenidoğan bakım ünitesi uzay merkezini anımsatır. Her yerde monitörler, bip bip sesleri, sessiz ama yoğun bir koşuşturmaca, yanan sönen ışıklar. Hepsi yenidoğana Anne karnındaki ortamı hatırlatmak için gösterilen çabalardır. Cağdaş yenidoğan uniteleri Anne karnındaki çevreyi taklit etmeye çalışır. Ancak hangi bebekler yaşar, hangisinde hasar kalır, hangisi sorunsuz gelişir? Bunları önceden kestirecek testler henüz mevcut değildir. Özürlü kalan bebekler hem aile hem de toplum için yük olacaktır. Çok yoğun bakım isteyen bebeklerde özürlü kalma oranı yüksektir. Beyin hasarı ömür boyu süren ve ileri yaşlarda daha da belirginleşen bir sorundur. Erken dönemde beyini geliştirici özel çalışmalara başlanması gerekir.Gelişme döneminde beyne yaptırılacak egzersizler oluşacak kalıcı hasarları azaltabilir. Çevresinde böyle insanlar bulunanlar durumun hassasiyetini daha iyi anlarlar. Ömür boyu Anne babasına bağımlı bir insan vardır karşınızda. Bakımı hem maddi hem de manevi açıdan ağır bir yüktür. Bu kişilerin topluma verebilecekleri çok azdır. Sürekli toplumdan alır. Tüm bu nedenlerle doğum hekimliğinin en önemli görevlerinden biri erken doğumları olduğunca azaltmakdır.
Erken doğum sadece aileye değil topluma da büyük yük getirir. Toplumsal kaynaklarımız zaten sınırlı. Bu kaynakların erken doğan bebeklerin bakımı için değil, sağlıklı doğan bebeklerin daha iyi yetişmesi için ayrılması gerekir.
Similar topics
» Hamileliğinizde vücudunuzda ne gibi değişikler olacak?
» Ağlayan bebeği yatıştırmak
» Baba adaylarında cinsel istek açısından ne gibi değişiklikler olur?
» Toksoplazmoz bebeği nasıl etkiler?
» Bebeği sağlıklı uyutmanın püf noktaları
» Ağlayan bebeği yatıştırmak
» Baba adaylarında cinsel istek açısından ne gibi değişiklikler olur?
» Toksoplazmoz bebeği nasıl etkiler?
» Bebeği sağlıklı uyutmanın püf noktaları
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz